Duyguları ve mantığı arasında kaldığını düşünen kadınlardan şu ifadeleri duyabilirsiniz: "Sakin, güvenilir ve nazik olan erkeğe ilgi duyamıyorum, ama ayaklarımı yerden kesecek kadar ilgi gösteren, ani öfke patlamaları olsa da ardından şefkatiyle beni yumuşatan erkekten bir türlü vazgeçemiyorum." Bu ifadelerin ardından, "Ne yapayım, mantığımı dinleyemiyorum, kalbim onun için çarpıyor" yorumu da gelebilir.
'Mantık' ile 'duygu' birbirinden tamamen ayrı çalışan 'karar verdirme birimleri' midir? Duygularımız ve dünya görüşümüz, neyi, niçin istediğimizi ya da istemediğimizi anlamız için yeterince olgunlaşmadığında, 'duygu-mantık' ikileminde kalma ihtimalimiz yükselir. Duygu-mantık ikilemi, romantik duygular ve geleceğe yönelik bir ilişki gibi durumlar söz konusu olduğunda, çok farklı unsurlardan etkilenebilir: Birlikte olunacak kişinin sosyolojik konumu, ekonomik durumu, çalışma durumu, eğitim durumu, maneviyatı, hayat ve dünya görüşü... Bu konuların sağlıklı şekillerde ele alınabilmesi için, duygularda ve dünya görüşünde belli bir farkındalık ve olgunluk olması gerekir.
Örneğin; birlikte olduğu insanı, manevi inanç biçimi/düzeyi ile yargılamak yerine, her iki tarafın ne kadar uyumlu olabileceğini erken dönemde net bir şekilde ele almak daha sağlıklıdır. Sosyolojik olarak uyumlu olunup olunmayacağı ilk zamanlarda karşılıklı değerlendirilirse, ileriki zamanlarda 'aslında birbirimize uygun değildik', 'sizin aileniz zaten şuradan geliyor' benzeri yargılamalara gerek kalmaz. Bu değerlendirmeler, bir uzman yardımı ile de yapılabilir
Birlikte olunacak kişinin, ülke ve dünya sorunlarına yaklaşımı da, o kişi hakkında çok fikir verebilir. Dünyada ve toplumda yaşanan adaletsizliklere 'bana ne' diyen bir kişinin, kendi hayatındaki insanların duygularına da benzer bir 'duyarsızlık' göstermesi beklenebilir. Örneğin, 'Hitler'i aslında onaylıyorum' diyen ve/ya da adaletsizliklere karşı şiddeti savunan bir kişinin, kendi hayatındaki yıkıcılık eğilimi de yüksek olacaktır. Ancak partnerini bu yönlerini değerlendirmeye alabilmesi için, insanların (ve tüm canlıların) yaşama hakkını koşulsuz olarak önemseme, yaşadığı ülkeye ve dünyaya karşı yapıcı boyutta bir duyarlılık hissetme vb değer yargılarının, kişinin kendi dünya görüşünde önemli olması gerekir.
Hepimiz , kendimiz için doğru insanla karşılaşalım.
Dilerim.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder